16 Mayıs 2015 Cumartesi

Kur'an ve Sünnet Işığında Günümüzde İslam




DİN
Din, Allahu Teâlâ (c.c.) tarafından kurulmuş olup insanlara mutluluk yollarını, yaradılışındaki gaye ve hedefi, Allah'a ne şekilde ibadet yapılacağını gösterir. İnsanları (kendi arzularıyla dini kabul eden akıl sahiplerini) hayırlı işlere sevkeder.
Peygamberler, bu İlâhî kanunu, vahiy suretiyle Cencb-ı Hak'dan alarak insanlara tebliğ etmişlerdir.
Din,

peygamberlerin İlâhî vahye dayanan tebliğleri olup, dinin hakiki kurucusu Allahu Teâlâ'dır.
Peygamberler, din ve şeriat ortaya koyamazlar. Onların vazifeleri, sadece dînî hükümleri tebliğ etmektir.

NİÇİN DİN?
Din, toplum düzenini şekillendirmesi bakımından insanlık âlemi için lüzumlu bir müessesedir.
Dayandığı temellerin yüksekliği ve hikmetlerinin derinliği ölçüsünde lüzumu artar, daha fazla ihtiyaç duyulur hale gelir.
İnsan denen varlık, yaratılış itibariyle hırs ve arzusunun esiri durumundadır. Hırs ve arzularının esiri durumundaki insanlar arasında sosyal hayatın kurulabilmesi, karşılıklı güven ve sevginin tesis edilebilmesi mümkün değildir. Bunun sağlanabilmesi için her insanın kendi arzularına, nefsanî ihtiraslarına hâkim olması icab eder. Medenî bir toplum olmanın yolu da budur.
Her şeyi maddî olarak değerlendiren, hayatı yalnızca dünya hayatı ve maddî hayat olarak kabul edenlerin hırs ve arzularına gem vurabilmek mümkün değildir.
Yaratılış itibariyle ihtirasının sınırı olmayan insanlar, bu ihtiraslarını ölçülü bir hale ancak din aracılığıyla getirebilir.
Din olmasaydı, insanlar arasında ahlâkî ve hukûkî yapının oluşması mümkün olamazdı.
Din, ferdleri mukaddes duygu ve değerlerde birleştirerek hem millî yapının oluşmasını, hem de toplumların gelişmesini ve yükselmesini sağlayıcı zarurî bir kurumdur. Çünkü Hak Din; ahlâkî fazilet ve tam adalettir.
Ne var ki; aslını kaybetmiş ve insan sözlerinin içine karıştırıldığı, insanlara, yaratılmışlara ilahlık sıfatının şöyle veya böyle yüklendiği toplumlarda; ahlâk ve adalet anlayışı değişmiş, herşey güçlünün haklılığı üzerine bina edilmiş ve adalet, "her hâlukârda onun haklılığı", ahlâk "onun hayat ve düşünce tarzı", fazilet "yalnızca onun yaşadıkları, düşündükleri, etmek istedikleri"nden ibaret imiş gibi bir seyir takip eder hale gelmiştir. 


NİÇİN İSLÂM?
Din, insanların maddî ve manevî hayatını şekillendirip, hayatını tanzim eder. Dinin; ferdin gönlüne, vicdanına yerleştirmiş bulunduğu, "kontrol edici güç" insandan hiç bir zaman ayrılmayacağı için, insanı her yerde ve her zaman kontrol altında tutan bir hâkimdir. Bu hâkim, vicdanlarda ençok etki edebilen bir varlık ve güç olduğundan sebep olduğundan, insanın gizli ve aşikâr yapmaya niyetlendiği her türlü kötülüklerden alıkoyacağı gibi, her türlü iyiliklere de sevk eder. Din sayesinde, Allah'ın ilminin gizli ve aşikar her şeyi kuşattığını bilen insanın iradesi kuvvetli bir hal alır. Böyle kuvvetli bir irade ve karakter sahibi olan dindar ferdlerden meydana gelmiş toplumlarda sürekli bir düzen ve ahenk bulunur.
Bu sağlam yapı ise; ancak Hak olan ve bozulmamış bir din ile olabilir ki, o da İslâm'dır.
Çünkü, inanan insanlarda mevcud olan iman, ahlâk için çok kuvvetli ve kıymetli bir dayanak ve sığınaktır.
Dinsizliğin hakim olduğu toplumlarda ahlâkî yapının bozulduğu, dinsizliğin ve her türlü kötülüğün yayıldığı, geliştiği görülmektedir. Aynı zamanda hukuk fikri de yıkılacağı için adaletin varlığı ve hâkimiyeti yok olur.
Dinsizlik, toplumların yıkılmasına, ferdler arasında ahlâki dayanışmanın yok olmasına sebep olur. Toplumdaki ferdlerin inanç ve duygularının ortaklığı birliği, dayanışmayı, güveni ve güçlü olmayı sağlar.
Dinsizliğin neticelerinin tehlikeleri dolayısıyla din, toplum hayatı için bir zarurettir.
Araştırmalar ortaya koymaktadır ki; dinsiz ve dînî değerlerden uzaklaşmış toplumlarda cinayet, zina, uyuşturucu, intihar vs. gibi her türlü çirkin ve yasak fiillerin arttığı, toplumda huzurun ve güvenin kalmadığı görülmektedir.
İnsanlık hayatı; dinsiz toplumların yaşayamadığını, hak dinden uzaklaşanların dahi sapık dinlere yöneldiğini ve o aslını kaybetmiş dine uygun yeni ve bozulmuş bir toplum yapısı meydana getirdikleri göstermektedir.
Din; gerek ferdin, gerek ailenin ve gerekse toplumun mutluluğu noktasında, insanlık için vazgeçilmez lüzumlu bir sosyal müessesedir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder